9 Mart 2014 Pazar

ALİM BİLİNEN ZALİMLER

MOLLA CAMİ DEN SEKS HİKAYELERİ


Göğsünde memeler, rüzgarın suda meydana getirdiği hava kabarcıkları gibiydi, Gelin süsleyen kadın o karnın güzelliğini görünce “Bu hiç de gül yaprağından aşağı değil” dedi.O kıldan ince beli kim gördüyse kucaklamaktan başka bir şey istemezdi Kalçaları yasemenden bir harmandı. Çalı çırpıdan zarar görmesin diye etekle örtülmüştü.Molla Camii, Salaman ve Absal, Çev. Abdülvahhab Tarzi, M.E.G.S.B Yay. 1985(Sf. 40 425-430. Beyitler)

ŞEYHİN , KENDİ EŞİNİ MİSAFİRLERE NİKAHLAYIP SUNMASI
“ İmamüddin Abdulvahhab el-Barisini ( Kuddise Sirruh)… Allahu Teala onu hicri yediyüz on senesinde ululuk mertebesinin tahtına oturttu. O, peygamber (s.a.s)’den bu zamana kadar gelip geçen uluların on dokuzuncusudur. Bu zatların halleri kullukta bizim gibidir. Yerler, içerler, hasta ve tedavi olurlar. Bunlar abdal tabakasına girmeden önce nikahlanırlar. Çocukları, malları, mülkleri olur. Fakat abdal tabakasına girdikten sonra o işi terketmişlerdir. Artık ona bir daha geri dönemezler. Zevceleriyle sohbetten ve çocuklarından ayrılırlar. Bir daha tekrar zevceleri ve çocukları ile sohbet edemezler ki bu onların ma’lumu olsun.

Onlar sünnete riayet etmede, nikah hususunda mübalağa ederler. Hatta öyle ki, bir yabancı kimse evlerine geldiği zaman, bir gün veya bir hafta kalsın ve o hanımı ile nikahlanarak onun hakkını versin isterlerdi. Daha sonra o adam o kadını bıraksın ve kadın da onun kim olduğunu bilmesin.”

“Nefahatu’l Üns” Evliya Menkıbeleri, Molla Camii, Osmanlıca’ya çeviri: Lamii Çelebi, sadeleştiren ve yayınlayan: Mehmed Şevket Eygi Bedir yay. 1971 1.Cild Sf. 42diğer tercüme;“Nefahatu’l Üns” Evliya Menkıbeleri, Molla Camii, Çev: Prof.Dr. Süleyman Uludağ- Prof.Dr. Mehmet Kara, Marifet Yay.

VİAGRA YERİNE ŞEYH DEN HİMMET
Herat şehrinde Şeyh Abdullah adında bir zahid vardı. Otuz senden beri aralıksız oruç tutardı. Bilinen ve tanınan bir kişi idi. İtibarlı idi, kendisine bağlı olan ağalardan biri , kızını onunla evlendirmişti. Bu kız on iki sene zahidin evinde kaldığı halde henüz bakire ! idi. Şeyhulislam Ahmed , Herad ‘a (şehre) gelince , zahid , biçare kadına :“ Elbisemi getir , Şeyh Ahmed’e gideceğim , onun ulu kişi olduğunu söylüyorlar , bakayım onun hali ne? “ Biçare dedi ki :“ Eğer onu imtihan için gidiyorsan sakın gitme ha !.. Zira o senin tasavvur ettiğin adamlardan değil , yok eğer gönlünde onun her dediğini tıutma arzusu var da , bu niyetle gidiyorsan o zaman onu ziyarete git . Eğer onun (iradesi) dairesinde yürümezsen zarar edersin!…” Zahid :“ Sen bilmezsin , hadi yürü elbisemi getir !” dedi.Kaftanını giydi . Şeyh Ahmed’in huzuruna vardı. Selam verdi. Hazreti şeyh selamını aldı ve şöyle buyurdu:“ Bize selam vermek (hal-hatır sormak) için geldin. Fakat hatunun sana söylediğini bilmiyor musun.. Buyruk tutmak ister misin ? “ Zahid :“ Doğru söyledikten sonra niçin tutmayayım ? “ … dedi. Şeyh :“ Öyleyse geri dön , Senkin mahallesine var , Muhammed kasap Mervezi’nin dükkanından kuyruk sokumu denilen yer var . Çengele asılı koyun eti var . Onu s atın al , bakkaldan bir miktar pekmez ile yağ al ve elinle getirip evine ilet. Zira “ Bir kimse kendi evinin eşyasını taşırsa kibirden uzak olur “ denilmiştir. Evdekilere de ki , o etten kalye , yağ ve pekmezden tatlı yapsınlar . Daha sonra o hatunla iftar eyle ve on iki yıldır yapılması üzerine vacib olan şeyi de yerine getir. Sonra hahama git gusleyle. O saatten sonra bunca yıldan beri olmasını arzu ettiğin ve fakat olmayan şeyler hasıl olmazsa gel Ahmed’in eteğine yapış ki o işin üstesinden gelir .” Bu sözler üzerine zahidin gönlünden şöyle geçti : “ Hiç yapamayacağım bir işi bana buyuruyor! Kendimde otuz senedir böyle bir kuvvet görmedim , bakire bir hatunla nasıl münasebette bulunabilirim. “ Hazreti şeyh , Zahid’e :“ Ne düşünüyorsun , hadi yürü , korkma , iş kolaydır . Eğer gerek duyarsan Ahmed’den medet (yardım) iste! “ dedi. Zahid yerinden kalkıp gitti. Şeyhin buyurduklarını yerine getirdi. Kalye ve helva pişirdiler. Bir araya gelip iftar ettiler yemek yerken zahidde bir hareket görüldü , cinsi münasebet arzu etti . Hatun :“ Biraz dur “ dedi . “Yemekten sonra” . Yemek yedikten sonra Zahid tekrar münasebet arzu etti , fakat kendisinde kuvvet bulamadı. Şeyhten istimdat (yardım) etti. Şeyh cemaatle konuşurken tebessüm etti ve :“ Ey Zahid , işe giriş , korkma , doğru yapıyorsun “ dedi. Zahid de o anda maksuda ulaştı. Hamama gidip gusletti. Daha sonra şeyhin yanına gelince : O anda şehrin dört duvarı arasında olan her şey eksiksiz olarak ona keşfolundu. Şeyhülislam ona :“ Senin himmetin şehrin dört duvarıyla sınırlı olunca benim ne kabahatim var , şehrin dört duvarına bedel dünyanın dört köşesini içine alacak şekilde himmetini geniş tutsaydın buralarda var olan her şey sana keşfolunurdu …” Molla Camii “Nefahatu’l Üns” Evliya Menkıbeleri,Çeviren Lamii Çelebi Hazırlayanlar, Prof.Dr. Süleyman Uludağ- Prof.Dr. Mehmet Kara, sayfa 509 Marifet Yay.

Şeyhin tabiatüstü konumu , iktidarsız müridine bile derman olacak seviyede işe yaramaktadır. On iki yıl helali olan kadına dokunmayan bir insanın normal kabul edilemeyeceği aşikardır.Eğer bu ahmak adam , ALLAH sevgisinden başka hiçbir şeyi gözü görmeyerek helali olan bir kadına yaklaşamıyorsa bunun ne din ne de sünnette ölçüsü vardır . Rasulullah (s.a.v.) evliliği teşvik ederek toplumun fuhuş ve zina ile dejenere olmasını önlemeye çalışmıştır.Görüyorsunuz ki , bu saçma menkıbelerle seks müptelası şeyhler nasıl cahil dervişlerin karılarını kendilerine mal edebiliyorlar. Bunun sebebi “Evliya“ adı verilen şahısların hayat hikayeleri kabul edilen menkıbelerle itikad ölçüsü ve iman esası belirlenmesinden dolayıdır.Buna benzer , başka tasavvuf kitaplarında da ilginç menkıbeler vardır …

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder